Şubat 2026’da Satışa Sunulacak
Renault, sevilen Clio’nun tamamen yenilenen 6. neslini satışa sunmak için gün sayıyor. Fransız üretici, geçtiğimiz eylül ayında Münih Otomobil Fuarı’nda global tanıtımını gerçekleştirdiği bu yeni modeli, şubat ayı içinde Renault bayilerindeki yerine koymaya hazırlanıyor. B segmentinin bu en uzun soluklu temsilcisi, üreticinin otomobil teknolojisine dair en güncel yorumunu ve bir dizi yenilikçi özelliği beraberinde getiriyor.
Yeni Clio, Fransa ve İngiltere gibi pazarlarda kasım ayı başından beri satışta bulunurken, Türkiye serüvenine 2026’da başlayacak. Araç, tamamen yeniden tasarlanan bir dış ve iç mekâna sahip olacak. Teknik olarak dikkat çeken en önemli özelliklerinden biri, tam 29 farklı sürüş destek sistemi. Bu sistemler, özellikle Techno donanım seviyesinden itibaren sunulacak adaptif hız sabitleyici ile birlikte, sürüşü hem otoyolda hem de şehir trafiğinde önemli ölçüde kolaylaştırmayı ve sürüş güvenliğini artırmayı vaat ediyor. Ayrıca, araç içi deneyimi Google Asistan ile doğrudan bağlantılı hale getiren multimedya sistemi, dış dünyayla etkileşim şeklini değiştiriyor.
Boyutlarında da önemli bir değişikliğe giden yeni Clio, 4,12 metre uzunluğa ulaşıyor. Bu ölçüleriyle daha geniş bir hacim ve daha fazla iç mekân sunarken, bagaj hacmini de 391 litreye kadar çıkararak hem günlük kullanımda hem de seyahatlerde daha pratik bir kullanıma ulaşıyor. Ayrıca en temel donanım paketinden itibaren oldukça geniş bir ekipman yelpazesiyle geliyor.
Türkiye otomobil piyasasında üretim lokasyonu her zaman kritik bir önem taşıyor. Yeni nesil Clio da üretimini yine Bursa’daki OYAK Renault tesislerinde gerçekleştiriyor. Renault’nun genel stratejisi, yeni teknoloji gerektiren elektrikli araç üretimini Fransa’da yoğunlaştırırken, içten yanmalı ve hibrit modellerin üretimini uluslararası ortaklıklara ve Türkiye gibi üretim üslerine yaymak şeklinde ilerliyor. Bu durum, diğer Avrupalı rakipler için de geçerli olan yaygın bir endüstri politikasına işaret ediyor.
Piyasadaki mevcut beşinci nesil Clio’nun fiyatları, yeni modelin konumlanması hakkında fikir veriyor. Halihazırda 1.0 TCE 90 beygirlik motorla gelen Evolution paketi 1.536.000 TL’den, aynı motor gücündeki E-Tech hibrit Techno Esprit paketi ise 1.668.000 TL’den başlayan fiyatlarla satılıyor. Yeni gelen altıncı nesil ise motor gücünü artırarak pazara giriyor. Müşteriler, 115 HP benzinli motor ve 160 HP E-Tech hibrit motorun yanı sıra, ECO-G 120 EDC adı verilen entegre LPG’li bir motor seçeneği ile de tanışacak. LPG’li versiyon lansman sonrasında, biraz daha geç bir tarihte pazara girecek.
Hibrit modelin teknik iddiası oldukça yüksek. Yeni sistemde şehir içi kullanım koşullarında seyahatin %80’e varan bölümünü tamamen elektrik motoru ile kat etmek ve tek bir depo yakıt ile 1000 kilometreye kadar menzil mümkün olacak. Bu veri, B segmentinde Clio’ya ciddi bir rekabet avantajı sağlıyor.
Son dönemde otomotiv endüstrisinde küçük araçlar, her geçen gün daha fazla işlev ve teknoloji yükleniyor. AB normlarına uyum konusu da ek maliyetler getirerek küçük araçların fiyatlarını yukarı çekiyor. Yeni Clio’nun ise bu trendi, yerlilik oranının sağladığı vergi ve maliyet avantajlarıyla bir miktar dengelemesi bekleniyor. Resmi satış tarihi şubat olarak açıklandığı için, Renault’nun kesin fiyatlandırmayı ocak ayının ortaları gibi netleştireceği öngörülüyor.
Renault Grubu Tasarım Direktörü Laurens van den Acker, daha önce yaptığı bir açıklamada, markanın iki efsanevi ikonu olan Renault 5 ve 4’ü başarıyla modernize ettikten sonra, sıranın diğer ikonik modellere geldiğini belirtmişti. Marka, modern otomobil tasarım prensiplerine sadık kalırken, aynı zamanda daha çekici ve Latin esintili bir tarzı araçlarına yansıtmayı hedefliyor. Yeni Clio’nun dış hatlarında göze çarpan daha kuvvetli ve duyarlı çizgiler de bu otomobil tasarımı felsefesinin bir ürünü.
Altıncı nesil Clio, mirasını sahiplenen bir dış tasarım dili kullanıyor. Arkaya doğru eğimli tavan çizgisi gibi modelin karakteristik özellikleri korunurken, daha kıvrımlı çamurluklar ve alçak profile sahip, geriye eğimli LED ön farlar dikkat çekiyor. C sütununa entegre edilmiş “gizli” arka kapı kolları gibi klasikleşmiş detaylar yerini koruyor. Arka tarafta ise C şeklindeki LED stop lambaları, geniş ve sağlam bir izlenim bırakıyor. Ön tarafta, radyatör ızgarası ve alt hava girişinde, markanın sembolü eşkenar dörtgen form vurgulanıyor. Arka bölümdeki bölünmüş farlar ise araca, olduğundan daha geniş bir görünüm kazandırıyor.
İç mekânda ise “Modern Tech” olarak adlandırılan bir yaklaşım benimseyen Renault, araçları en son teknolojilerle donatırken, aynı zamanda sıcak ve davetkar bir atmosfer yaratmayı amaçlıyor. Bu felsefe doğrultusunda geri dönüştürülmüş plastikler ve yenilenmiş metaller, kokpitin ev hissi veren kumaş ve koltuk tasarımı gibi önemli bileşenlerini oluşturuyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde tüm Renault modellerinin ortalama %30 oranında geri dönüştürülmüş malzemeden üretilmesi planlanıyor.
Renault, ses konusunda da iddialı bir hamle yaptı ve araçlarda “sürükleyici” ses deneyimlerini geliştirmek için ünlü besteci Jean -Michel Jarre ile olan ortaklığını yenileyerek 2028 yılına kadar uzattı. Ortaklığın amacı, Renault sürücüleri için özel olarak tasarlanmış ses sistemleri ve benzersiz bir müzik ambiyansı yaratmak. Jarre, Renault’nun kullanıcı deneyimi ve arayüz tasarım ekipleriyle birlikte çalışarak, araçların akustik kimliğini güçlendirecek yeni ses ortamları ve müzik ögeleri geliştirmeye devam edecek.
Renault’nun 2050 yılına kadar olan uzun vadeli dönüşüm planı “Renaulation”, şirketin sürdürülebilir karlılık ilkesiyle, bir otomobil teknolojisi şirketinden, teknoloji odaklı bir mobilite şirketine evrilmesini amaçlıyor. Bu dönüşüm içinde, yeni Clio gibi içten yanmalı ve hibrit modeller, markanın geniş kitlelere ulaşan, erişilebilir yüzünü temsil etmeyi sürdürüyor.