Guangzhou’nun Ardından
2025 yılının son büyük otomotiv etkinliği olan Guangzhou Otomotiv Fuarı’nda Çinli otomobil markalarının yükselen teknolojik hakimiyeti tüm açıklığıyla kendini belli ederken, geleneksel yabancı ortak girişimler ise bu yeni rekabet ortamına nasıl uyum sağlamaya çalıştıklarını sergiledi. Gözlemciler, fuarın bu şirketler için gerçek zamanlı bir stres testinin sonuçlarını gösterdiğini belirtiyor. Özellikle 2023 Şanghay Otomotiv Fuarı’nda fark edilen pazar baskılarına verilen yanıtlar, bu yılki fuarın ana gündem maddesini oluşturdu. Analistler, iki yıl önceki fuarın küresel markalar için bir uyanış olduğunu, Guangzhou 2025’in ise bir uyum sağlama çabasını yansıttığını ifade ediyor.
21 Kasım’da kapılarını açan fuarda, sergilenen toplam araç sayısı 1085 olarak kayda geçerken bu araçların 629’u yeni enerji ile çalışan modellerden oluştu. Bu sayı, elektrikli araçlar başta olmak üzere yeni enerjili modellerin fuardaki tüm araçların yaklaşık %58’ini oluşturduğu anlamına geliyor. Fuar öncesinde birçok yeni modelin tanıtılmış olması ve katılan model adedidin düşmesine rağmen, elektrikli araçların fuardaki ağırlığı bariz olarak hissedildi.
Dikkat çeken bir başka gelişme ise lüks araç pavyonunun iptal edilmiş olmasıydı. Birkaç ultra lüks markanın fuardan çekilmesinin ardından gelen bu karar, sektördeki dönüşümün bir başka işareti olarak yorumlandı. Çin’deki ithal araç satışlarının 2025’in ilk 9 ayında yaklaşık 360.000 adete gerileyerek, bir önceki yılın aynı dönemine göre %32’lik bir düşüş kaydetmesi ise bu eğilimi destekler nitelikte bir veri. En sert satış kayıplar ise yüksek segment markalarda görüldü.
Bu zorlu rekabet ortamında, birçok yabancı ortak girişim markası, hızlı ürün güncellemeleri sağlamak amacıyla Çin’in yerel teknoloji ekosistemine yöneliyor. Japon devi Toyota, fuarda BZ7 modelini HarmonyOS donanımlı bir elektrikli amiral gemisi gibi konumlandırdı. Rakibi Nissan ise Teana modelini dünyanın ilk HarmonyOS yakıtlı aracı olarak tanıtarak aynı stratejiyi izledi. Her iki marka da en yeni modellerinin merkezinde bu işletim sisteminin bulunduğu kokpit sistemlerini yenilikçi özellik olarak öne çıkardı. General Motors’un bir markası olan Buick ise Çinli otonom sürüş firması Momenta ile ortaklaşa geliştirdiği yeni bir 900V yüksek voltajlı platform, 6C pil teknolojisi ve çok modlu bir sürüş sistemi planlarını duyurdu.
Çinli tedarikçilerle artan bütünleşme, yabancı markaların yavaş ürün yenileme döngüleri ve maliyet baskılarıyla başa çıkmalarına yardımcı oluyor. Ancak bu durum, daha fazla teknolojinin dış kaynaklı olması nedeniyle, bu markaların uzun vadede nasıl bir farklılaşma yaratacağı sorusunu da beraberinde getiriyor. Öte yandan, Huawei gibi teknoloji devlerinin otomotiv ekosistemini genişletmesi ve Çinli markaların giderek daha fazla “saf Çin teknolojisi” vurgusu yapması, yabancı ortaklı girişimleri zorluyor. Bu markalar, tanınabilir marka değerlerini korumakta giderek zorlanıyor.
Bazı otomobil üreticileri ise bu zorluğa, yerel teknolojiyi kendi köklü tasarım ve mühendislik prensipleriyle harmanlayarak yanıt veriyor. Alman üretici BMW, yeni nesil iX3 modelini fuarda tanıttı. Araç, Momenta ile geliştirilen sürüş destek çözümleri ve Çin AR-GE ekibi tarafından tasarlanan yeni bir kokpit görünümüne sahip. Bir diğer Alman lüks markası Mercedes-Benz, Çin pazarına özel tam elektrikli CLA modelini ve doğrudan soğutmalı dörtlü batarya ve 800V mimarisi kullanan AMG GT XX konsept aracını sergiledi.
Volkswagen grubu ise fuarda, Çin E-mimarisi üzerinden yaptığı iyileştirmeleri vurguladı. Bu yeni mimari ile sürüş güvenliği ve performansı artırırken, araçlardaki kontrol ünitelerinin sayısını azaltarak sistem güvenilirliğini artırmayı hedeflediklerini açıkladı. Audi’nin Çin’deki iki ayrı ortak girişimi de aynı yolu izledi. FAW-Audi, geleneksel Audi değerlerine sadık kalırken, SAIC-Audi ise yeni modellerine Momenta ve Huawei teknolojilerini entegre edeceğini duyurdu. SAIC-Audi yetkilileri, bu teknolojik iş birliklerine rağmen, geleneksel Audi sürüş dinamikleri, yol tutuş ve otomobil tasarımı özelliklerini öne çıkarmaya devam edeceklerinin altını çizdi.
Çin otomotiv pazarındaki rekabet ortamı giderek zorlaşıyor. Çin’de yeni teknoloji araçların toplam araç satışları içindeki payı, 2020’deki %6’lık orandan, 2024 yılında %56’ya yükseldi. Aynı dönemde, yabancı ortak girişim markalarının toplam pazar payı ise yaklaşık %60’tan %35’e geriledi. 2025 yılının ilk çeyreğinde bu payın yüzde 35’in biraz üzerinde istikrar kazandığı gözlemlense de rekabetin doğası temelden değişiyor. Sübvansiyonların azalması ve elektrikli araçlarla içten yanmalı araçların doğrudan rekabet etmeye başlamasıyla birlikte, pazar dinamikleri “fiyat savaşı”ndan “değer savaşı”na doğru evriliyor. Bu yeni dönemde, yazılım derinliği, otomobil yedek parça ve tedarik zinciri kapasitesi ile uzun vadeli ürün rekabet gücü çok daha kritik bir hale geliyor.
Guangzhou Otomotiv Fuarı, Çin’in artık yabancı ortak girişimler için sadece büyük bir satış pazarı olmadığını, aynı zamanda hızlı ürün yenileme ve derinlemesine yerelleşmenin zorunlu hale geldiği bir test sahasına dönüştüğünü gösteriyor. Analistler, bu markaların yerel teknolojiye daha fazla ağırlık verirken, aynı zamanda kendilerine özgü ve sürdürülebilir bir değer inşa etmelerinin Çin otomotiv sektörünün gelecekteki konumunu şekillendireceğini düşünüyor. Çin pazarında ayakta kalmanın, artık küresel anlamda rekabet gücünü korumanın da anahtarı haline geldiği bu dönemde, yabancı markalar için uyum sağlama yeteneği en değerli varlık haline geliyor.