Türkiye İçin Fırsat mı?
Elektrikli araç sektörü yeni bir sorunla karşı karşıya bulunuyor. Bu seferki bir kıtlıktan ziyade devasa bir elektrikli araç pili arz fazlası. Hazırlanan yeni raporlara bakılırsa küresel pil üretim kapasitesi artık tüm büyük bölgelerdeki gerçek talebin çok üzerinde. Kuzey Amerika'daki fabrikalar, pazarın şu anda ihtiyaç duyduğu pilin 1,9 katı daha fazla pil üretme kapasitesine sahip. Avrupa'da bu oran 2,2'ye, Çin'de ise olağanüstü bir şekilde talebin 6 katına yakın bir orana çıkıyor. Bu dengesizlik, yalnızca birkaç yıl önce çip sorununu büyük yatırımlarla aşabilen ve kaynak sorunu yaşamış olan otomotiv sektörünün üstesinden gelmek zorunda kalacağı yeni bir krizin habercisi olabilir.
Sorunun en büyük kaynağıı Çin’deki aşırı kapasite sorunu oluşturuyor. Yıllarca süren yoğun devlet sübvansiyonlarından faydalanan Çin'in baskın batarya endüstrisi, şimdi yoğun bir baskıyla karşı karşıya. Batı'nın uyguladığı gümrük vergileri, Çin'in elektrikli araç, hibrit araç ve bileşenlerinin ihracatını kısıtladığı için, ülkenin aşırı kapasitesinin küresel pazarda müşterisi halen yeterli değil.
Ancak raporu yazan AlixPartners Kıdemli Başkan Yardımcısı Rohit Gujarathi'nin de belirttiği gibi, sorun yalnızca Çin ile sınırlı değil. "Küresel otomotiv üretimi ölçeğinde, talebin beş katı ile talebin üç katı arasında çok da fark yok," şeklinde görüş belirten Gujarathi "Nereye giderseniz gidin, kapasite hâlâ talebin çok ötesinde." diyerek yaklaşan krizin sinyalini de veriyor.
Üretimin daha dengeli göründüğü Kuzey Amerika'da bile, dayanıklılıkları ve düşük maliyetleri nedeniyle tercih edilen lityum-demir-fosfat (LFP) hücreleri gibi temel batarya kimyalarında pazar hâlâ gelişmemiş durumda. ABD'de, uzun vadeli uygun fiyatlılık hedeflerini karşılayacak yeterli LFP üretimi bulunmuyor.
Elektrikli araç sektörü bu kadar gelişirken talep niye yine de yetersiz kaldı? Hızlı yatırımlara rağmen, elektrikli araçlara olan tüketici talebi beklentilerin çok gerisinde kaldı. Uzmanlar, benimsenmenin yavaşlamasından yüksek satın alma fiyatlarını ve birçok ülkede devlet teşviklerinin geri çekilmesini sorumlu tutuyor. Yapılan tüm araştırmalarda görünen o ki tüketici yenilikleri benimsemiş olsa da fiyat konusuna tüm dünyada önem vermeye devam ediyor. Her ne kadar Avrupa otomobil piyasasında yüksek gelirin ve eğitim faktörünün de etkisiyle çevreci faktörler olsa da iş bir yerde fiyat konusuna odaklanıyor.
Arz fazlası fiyatları geçici olarak düşürebilirken, batarya üretimi ve malzeme maliyetleri inatla yüksek kalmaya devam ettiği için otomobil üreticilerinin fiyatları sürdürülebilir bir şekilde düşürmesi zorlaşıyor. Sonuç: daha düşük kâr marjları ve batarya üreticileri arasında artan finansal stres. Tüm bunlara sektörün pil teknolojisini ve buna bağlı otomotiv teknolojisini geliştirme yatırımları eklendiğinde iş daha da zorlaşıyor.
Ulusal bazda elektrikli araç vergi indiriminin sona erdiği ve emisyon standartlarının gevşetildiği Amerika Birleşik Devletleri'nde durum daha da kötüleşti. Bu değişiklikler, elektrikli araç kullanımının en büyük iki politika etkenini ortadan kaldırarak, 2025 yılı sonrasında pazarda bir daralmaya yol açma potansiyeli taşıyor.
AlixPartners, kapasite-talep oranının 2028 yılına kadar 2,4'e yükseleceğini ve 2030 yılına kadar bu seviyede kalacağını öngörüyor. Şirket ayrıca elektrikli araç kullanım tahminini yarıya indirdi.Artık 2030 yılına kadar yeni ABD otomobil alıcılarının yalnızca %18'inin elektrikli araçları tercih edeceğini öngörüyor. Bu oran, geçen yılki projeksiyonda %36 idi.
Sektörün buna tepkisi ise küçülme (downsizing) ve reorganize olma şeklinde kendini gösteriyor. Otomobil markaları ve tedarikçiler, arz fazlası ile başa çıkmak için mevcut tesislerini birleştirmeye ve yatırımlarını yeniden yönlendirmeye başlıyor. Son örneklerden biri, General Motors'un LG Energy Solution ile ortak bir batarya girişimindeki hissesini satması. Diğerleri ise tesislerini elektrikli araç bataryaları yerine enerji depolama sistemleri üretecek şekilde yeniden düzenliyor.
Aynı zamanda, birçok marka maliyetleri düşürmek ve gelecekteki uygun fiyatlı elektrikli araçları desteklemek için ABD merkezli yeni LFP batarya fabrikaları araştırıyor. GM'nin bir sonraki Chevy Bolt'ta Kuzey Amerika LFP hücrelerini kullanma planı bu stratejiye uysa da düşük maliyetli elektrikli araçlara olan uzun vadeli talep belirsizliğini koruyor.
Değişken ve çok dinamik bir yapıya sahip olan elektrikli araç pazarında otomobil üreticileri şimdilik beklemede gibi görünüyor. Herkesin bekleme pozisyonunu tercih ettiği çünkü bu durumun biraz daha sürebileceği uzmanlar tarafından belirtiliyor. Aşırı arz krizi, gelecekteki yatırımları geciktirebilir ve şirketleri batarya kimyası, teknolojisi ve model planları konusunda esnek kalmaya zorlayabilir. Kısa vadede bu dengesizlik, alıcılara fiyat avantajı sağlayabilir, ancak uzun vadede inovasyonu yavaşlatabilir ve küresel elektrikli araç pazarının büyümesini durdurabilir.
Türkiye’de ise tüm vergi düzenlemeleri elektrikli ve hibrit araçları teşvik etmeye yönelik olarak güncelleniyor. Elektrkil araç şarj istasyonları hızla yayılırken geçtiğimiz yılın 2 katı oranında elektrikli araç hacmine ulaşıldı. Pazara her gün yeni marka ve modeller giriyor. Ancak özellikle Avrupadaki bazı düzenlemeler nedeniyle Türkiye’nin elektrikli araç kotası hala düşük. Bu da maliyetlere yansıyor. Bataryadaki arz fazlasının ve diğer pazarlarda düşen talebin Türkiye’ye fiyat ve kota açısından ciddi avantaj getirme ihtimali bulunuyor.