Çin-Almanya Rekabeti
Münih, geçtiğimiz hafta dünyanın dört bir yanından otomotiv tutkunlarını ve sektör temsilcilerini ağırladı. IAA Mobility 2025, bir otomobil fuarı olmanın çok ötesine geçerek adeta geleceğin mobilite vizyonunu sergileyen bir platforma dönüştü.
Alman otomotiv devlerinin geleneksel olarak sahne aldığı bu fuarda, bu kez Uzak Doğulu, özellikle de Çinli üreticilerin varlığı birkaç kat arttı. Fuara damga vuran, Çinli markaların sayısal üstünlüğü ve teknolojik iddiası oldu. Ancak Alman üreticiler, yenilikçi özellikleri ve geleceğe dönük vizyoner projeleriyle bu rekabete güçlü bir yanıt verdi.
Toplam 750 katılımcının neredeyse yarısını yurtdışından gelen firmalar oluştururken, Çin’den tam 116 şirket fuarda resmi olarak yer aldı. Ancak Çin’in bu yoğun varlığına karşın, diğer büyük otomobil markalarının ilgisi sınırlı kaldı. Fransız ve İtalyan grupların büyük ölçüde fuara katılmaması dikkat çekti. Stellantis Grubu, yalnızca Opel ve onun Çinli ortağı Leapmotor’la temsil edilirken Opel Gran Turismo temalı bir konsept araç ve elektrikli Mokka’nın sportif versiyonu Mokka GSE ile katılmayı tercih etti. Japon devleri Toyota, Honda, Nissan, Subaru ve Mazda’nın fuarda resmi bir stand açmaması, bir diğer dikkat çeken nokta oldu. Amerikan otomotiv endüstrisi de yine büyük ölçüde bu etkinlikte yer almadı.
Alman otomotivinin lokomotif firmaları ise fuara iyi hazırlanmış bir görüntü sundu. BMW, yeni nesil elektrikli SUV’su iX3’ün dünya lansmanını gerçekleştirdi. ‘Neue Klasse’ platformunun ilk somut örneği olan araç, 800 voltluk şarj altyapısı, 400 kW’a varan şarj hızı, yüksek motor gücü ve sınıfının ötesinde bir menzil vadediyor. Mercedes-Benz ise elektrikli modellerinde benimsediği otomobil tasarım dilinden (EQ) uzaklaştığını ilan etti. Yeni elektrikli GLC, daha keskin çizgileri ve dinamik duruşuyla dikkat çekerken, 800 volt teknolojisi sayesinde 330 kW’lık güç ve 713 kilometreyi aşan WLTP menzili sunuyor.
Volkswagen Grubu, uygun fiyatlı elektrikli mobilite vurgusuyla öne çıktı. Grubun, ‘MEB+’ platformunu temel alan ve 2026’da piyasaya sürmeyi planladığı dört yeni ekonomik modeli fuarda tanıtıldı: VW ID.Polo, VW ID.Cross, Skoda Epiq ve Cupra Raval. Kamuflajlı prototipler ve üretime yakın konseptler halinde sergilenen yeni modeller, seyirci ve basından büyük ilgi gördü. Volkswagen markasının tasarım direktörü, “Sezgisel kullanım, erişilebilir teknoloji ve zamansız tasarım” gibi geleneksel değerlere geri dönüş yaptıklarını özellikle vurguladı. Audi, fuarda retro-fütüristik çizgiler taşıyan iki kişilik Concept C’yi tanıtarak gelecek modellerinde izleyeceği yeni tasarım dilinin ipuçlarını verdi.
Fuardaki en beklenmedik ve coşkulu standlardan biri, ülkemizin milli otomotiv markası TOGG’a ait oldu. Türkiye’nin otomotivdeki 60 yıllık rüyasını temsil eden marka, Almanya pazarına giriş yaptı. Halen Türkiye’de satışa sunulan T10X modelinin yanı sıra, T10F fastback sedan, fuardaki Türk ziyaretçiler ve basın mensuplarından büyük ilgi gördü.
Çinli üreticiler ise fuarda hem sayısal hem de teknolojik bir şov yapma fırsatı buldu. Otomotiv sektörünün devi BYD, Avrupa stratejisinde önemli bir revizyona giderek plug-in hibrit modellere ağırlık verdiğini duyurdu. Bu strateji değişikliğinin, 2025’in ilk çeyreğinde şirketin Avrupa’daki satışlarını bir önceki yıla göre dört kat artırmasında doğrudan etkili olduğu kaydedildi.
Çin’in premium markası Nio ise fuarda doğrudan stand açmak yerine, fuar zamanına denk gelen özel bir basin etkinliği düzenlemeyi tercih etti. Etkinlikte, yeni amiral gemisi sedan modeli ET9’un ve ‘Skyride’ aktif hidrolik süspansiyon sisteminin tanıtımı yapıldı. Sistem, yoldaki engebelere gerçek zamanlı tepki vererek gövde hareketlerini %75 oranında azaltıyor. Kaputunun üzerine konulan şampanya kadehlerinin, araç yapay bir tümsekten geçerken dökülmeden kalması katılımcılarda ciddi etki bıraktı.
Çin’in köklü markaları da fuarda Avrupa pazarına giriş sinyalleri verdi. Devlet kontrolündeki üretici GAC, Avrupa’da iz bırakmayı hedeflediği iki elektrikli modeliyle fuarda boy gösterdi. Lüks marka Hongqi, Batı pazarlarına açılımını hızlandırdığını duyururken, Changan da benzer bir strateji izledi. Çinli üreticilerin sunduğu ürün yelpazesinin genişliği ve teknolojik çeşitliliği yanında Avrupalı tüketicilerin zevklerini ve beklentilerini anlamakta eksik kaldıkları ve güçlü bir marka kimliği ve sadakatı oluşturmanın, önümüzdeki dönemde Çinli üreticilerin en önemli işi olduğu yorumları yapıldı.
IAA Mobility 2025, bir dönüm noktasına işaret etti. Artık içten yanmalı motorların gölgesinde kalan bir elektrikli araç fuarı değil; otonom sürüşten yapay zekaya, hibrit araçlardan pil teknolojilerine paylaşımlı mobiliteden akıllı şehir çözümlerine kadar uzanan, mobilite ekosisteminin tüm paydaşlarını bir araya getiren kapsamlı bir etkinlik.
Çin-Almanya rekabeti ise, küresel otomotiv endüstrisinin gelecek on yılına damga vurmaya aday görünüyor. Fuar, otomobilin dijital ve sürdürülebilir bir yaşam tarzının merkezinde yer alan bir mobilite platformuna evrildiğinin en net kanıtı oldu.