ELO’nun İlk Gösterimi Yapıldı
Fransız otomobil endüstrisinin en köklü ve yenilikçi isimlerinden Citroën, kuruluşundan bu yana süregelen "farklı olma" misyonunu elektrikli araç çağında da sürdürüyor. Marka, 1919'da André Citroën tarafından kuruldu. Avrupa’da seri otomobil üretimine geçen ilk otomobil markalarından biri olarak kurucunun vizyoner mühendislik yaklaşımı Citroën'i kısa sürede Fransa'nın önemli simgelerinden birine dönüştürdü.
Markanın devrimci karakteri, 1934 yılında piyasaya sürdüğü Traction Avant ile somut bir şekilde ortaya çıktı. Dünyanın ilk seri önden çekişli modeli olan bu radikal otomobil tasarımı üstün yol tutuşu ve yenilikçi özellikleriyle otomotiv sektöründe fark yarattı. Citroën, 1955'te ise bir başka efsaneyi, DS modelini tanıttı. Hidropnömatik süspansiyon sistemi, uzay aracını andıran tasarımı ve benzersiz konforuyla DS, bir otomobilden çok daha fazlasıydı.
1970'lerde yaşanan petrol krizi sonrasındaki mali sıkıntılar, Citroën'i Peugeot ile birleşmeye zorladı. 1976'da kurulan PSA Grubu (günümüzde Stellantis) bünyesinde varlığını sürdüren marka, kimliğini korumakla birlikte daha kitlesel pazarlara hitap eden modellere yöneldi. CX, BX ve Xantia gibi modellerde hidropnömatik süspansiyon mirasını yaşatsa da 1990'lı ve 2000'li yıllarda C3, C4 ve C5 serileriyle daha geleneksel bir pazarlama stratejisi izledi. Buna rağmen, her zaman sıra dışı tasarım çizgileri ve sürüş konforuna verdiği benzersiz önemle rakiplerinden ayrılmayı başardı.
21.yüzyılın en önemli dönüşümü olan elektrikli mobilite devriminde Citroën, Stellantis Grubunun sağladığı ortak platformlar ve teknik altyapı sayesinde hızlı bir geçiş süreci yaşadı. Tamamen elektrikli ë-C3, crossover ë-C4 ve ë-Berlingo gibi modeller, markanın elektrikli geleceğinin temelini oluşturuyor. Bu araçlar, Citroën'in geleneksel olarak güçlü olduğu iç mekân konforu ve kullanıcı dostu tasarım anlayışını elektrikli çağa taşıma sözü verdi. Özellikle uygun fiyatlı elektrikli araç vaadiyle öne çıkan ë-C3, geniş kitlelere elektrikli mobiliteyi ulaşılabilir kılmayı hedefliyor.
Ancak Citroën için elektrikli dönüşüm, sadece bir motor değişikliği anlamına gelmiyor. Elektrikli devrim, bu köklü Fransız markası için yaratıcı geleneğini sürdürmek adına yepyeni bir hareket alanı yarattı. Marka, lastik üreticisi Goodyear ve spor ekipmanları devi Decathlon ile kurduğu sıra dışı bir iş birliği sonucu geliştirdiği "ELO" isimli konsept araçla yeni bir hamle yapıyor. Bu konsept, markanın yaratıcılık, konfor ve pratik mobilite çözümlerine olan odaklanışının bir yansıması olarak dikkat çekecek. Modern şehir yaşamı etrafında şekillendirilen çok yönlü bir iç mekân fikrini vurgulayan ELO, 9 Ocak'ta Brüksel'de düzenlenecek otomobil fuarında küresel olarak ilk kez izleyicilerle buluşacak.
4.10 metre uzunluğundaki ELO’da, çoğu kompakt hatchback'ten daha kısa bir boyut olmasına rağmen, şaşırtıcı bir şekilde 6 kişilik alan sunuluyor. Özel bir elektrikli platform üzerinde geliştirilen bu konsept, geleceğin şehir içi aile araçlarının, daha küçük dış boyutlarla ferah ve uyumlu bir iç hacmi nasıl dengeleyebileceğine dair cesur bir öngörü sunuyor.
Tamamen elektrikli bir mimari üzerine inşa edilen ELO, standart düzende dört koltukla donatıldı. Sürücü koltuğu, panoramik bir 180 derecelik görüş sağlayacak şekilde merkezi bir konuma yerleştirildi. Açılabilir 2 koltukla araç kapasitesi 6 yolcuya çıkıyor. Hatta sürücü koltuğu 360º dönebilme özelliği sayesinde, araç iç mekânı kısa sürede bir sosyalleşme alanına çevirebiliyor.
Daha uzun süreli konaklamalar için, iç mekânda Decathlon'un özel "Dropstitch" malzemesinden üretilmiş şişme matlar kullanılarak iki kişilik bir yatak alanı yaratılabiliyor. Sonuç olarak araç, mobilite, dinlenme, ofis veya eğlence modları arasında yalnızca birkaç dakika içinde sorunsuz bir geçiş yapıyor. Bu iş birliği çerçevesinde Goodyear, lastik basıncını ve aşınmasını gerçek zamanlı olarak izleyen SightLine teknolojisine sahip Eagle Xplore lastikleri sağlarken, Decathlon ise açık hava ve spor aktivitelerinden ilham alarak, araçtaki malzeme seçimleri ve pratik detaylar konusundaki uzmanlığını projeye kattı.
Citroën'in "tekerlekler üzerinde bir minik ev" olarak andığı ELO'daki birçok pratik dokunuş da bu felsefeye hizmet ediyor. Zemine monte edilmiş bir kompresör, lastikleri veya şişme spor ekipmanlarını şişirmek için kullanılabiliyor. Araçtan-yüke (V2L) teknolojisi sayesinde ise araç bataryası, harici hoparlörler veya kamp lambaları gibi ekipmanlara güç sağlayabiliyor. Kapılara entegre edilen kancalar, bir tente takılmasına olanak tanıyarak, ELO'yu açık hava etkinlikleri için korunaklı bir merkez üssüne dönüştürüyor.
2022'de tanıtılan OLI konseptinde Citroën, ön camın altında uzanan ve bilgi ile uygulamaları yansıtan "Smartband" adlı geniş bir ışıklı şerit kullanmıştı. 2025'in ELO konseptinde ise marka bu fikri bir adım öteye taşıyarak yepyeni bir ekran formatı geliştirdi. Düz ekranlar, yansıtıcı bir filmle kaplanmış şeffaf bir yüzey üzerine yansıtılarak ön cam boyunca havada asılı duran görüntüler yaratılıyor. Bu yaklaşım, sürücünün gözlerini yoldan ayırmasına engel olarak sürüş güvenliğini artırıyor. Aynı zamanda, geleneksel baş üstü gösterge sistemlerine (HUD) kıyasla daha düşük maliyetli bir teknoloji kullanımı öngörüyor.
ELO, direksiyon geleneğinde de bir yenilik olarak, 1955 yılındaki efsanevi DS'te görülen çift düz kesitli, tek kollu bir direksiyon simidini günümüze uyarlıyor. Marka, bu düzenlemenin kabin içindeki sakin ve huzurlu atmosferi güçlendirmek için tasarlandığını ve Citroën'in kullanıcı dostu, güven verici iç mekânlara olan bağlılığını pekiştirdiğini belirtiyor.